Perşembe, Nisan 25Kırklareli Üniversitesi Uygulama Gazetesi

Yazı Dizisi | Ekranın Arka Yüzü – 1: Kişisel Verilerin Önemi

Daha önce internette sizin için önerilen içeriklerin neden bu kadar benzer olduğunu fark ettiniz mi? Belki de akıllı cihazınızın yanında sürekli bahsettiğiniz bir ürünün reklamı Youtube’da video izlerken karşınıza çıkmıştır. Bu olaylar şimdilik rahatsızlık vermese de düşüncelerinizi değiştirebilecek niteliktedir. Aslında günlük hayatta kullandığımız uygulamaların ekranın arka yüzünde yürüttüğü kişisel veri akışını gözünüzle görebilseydiniz muhtemelen uygulamaları kullanmayı bırakırdınız. Dijital dünyaya kullanıcılar içerik üretmeye başladığından beri, kullanıcıların hareketleri veri olarak kayıt altına alınıyor.

Örneğin Instagram uygulamasında gezintiye çıktığınızda yaptığınız her yorumu, her beğeniyi, paylaştığınız her içeriği, baktığınız ancak beğenmediğiniz içerikleri yapay zekâ, kimliğinizin adı altında açılan dosyada veri olarak depoluyor. Daha sonra bu bilgiler ile ilginizi çekebilecek içerikler belirleniyor ve bu içerikleri keşfet sekmesinde görmeye başlıyorsunuz.  Instagram sadece bir örnekti. Facebook, Google, Whatsapp, Twitter, Amazon, Apple ve diğer firmaların birçoğu kişisel verilerimizi depoluyor ve istedikleri gibi kullanıyor. Peki, bunca veriyi kimsenin haberi yokken mi depoluyorlar? Elbette hayır. Belirtilen firmaların ürünlerini ve uygulamalarını kullanmaya başlamadan önce size genellikle ‘’Gizlilik esasları ve kullanım şartları’’ adı altında sözleşmeler sunuluyor. Ve bu sözleşmeleri kabul etmeden uygulamayı kullanamıyorsunuz. Çoğumuzun giriş kısmında okumadan kabul ettiği bu sözleşmeler aslında kişisel verilerimizin işlenmesi ve diğer şirketlerle paylaşılmasından bahsediyor. Ticari şirketlerin de ilgisini çeken bu kişisel veriler konusu aslında bizim düşüncemizi yönlendirmenin en kolay yolu olabilir. Bir platformlarda artık sadece size özel reklamlar, içerikler çıkmaya başladıysa kullandığınız platform sizin davranışlarınızı, ilgi alanlarınızı, duygularınızı gibi karakterinizin temel özelliklerini tahmin edecek düzeyde veriye sahip demektir.

İnternette yapacağınız küçük bir araştırma ile günümüzde dünyanın en değerli şirketlerinin teknoloji şirketi olduğunu görmek çok da zor değildir. Bu şirketlerin en değerli olmasının sebebi sadece teknolojik faaliyetleri ve reklam gelirleri midir? Yoksa ellerinde tuttukları kişisel verilerimiz midir?  HABERTÜRK yazarı Necdet Çalışkan’ın 2019 Ocak ayında yazdığı habere göre Facebook’un 2.3 milyar kullanıcısı bulunmaktadır. Facebook dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri kadar kullanıcının verilerini sunucularında barındırmaktadır. Bu kullanıcıların verilerini sıralamak gerekirse: Beğendikleri, duygu belirten emoji attıkları içerikler ve Facebook’a yükledikleri fotoğraflar, belgeler, mesajlar ve belirttikleri memleketleri, nerede çalıştıkları, ne iş yaptıkları, nerede okudukları, cinsiyet, din, dil gibi kişisel verilerdir. Facebook 2010 yılında yaptığı bir çalışma ile bağımsız uygulama geliştiricilerinin Facebook için uygulama geliştirmesine izin vermiştir. Eğer bir Facebook hesabınız olduysa bu uygulamaları oyun olarak da hatırlamanız mümkündür. Çoğumuz Facebook’ta çiftlik oyunu veya okey oyunları oynamışızdır. Bu uygulamalar Facebook üzerinden erişilen kullanıcılara genellikle ‘’Bu uygulama şunlara erişme izni istiyor’’ başlığı altında ‘’Kişisel verileriniz, Arkadaş listeniz…’’ yazan sözleşmeyi kabul ettirerek uygulamayı kullanmanıza izin veriyor.

Hazırlayan: Hüseyin ÖKAN (Radyo ve TV Programcılığı 2. Sınıf Öğrencisi)

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir